5 martta sona eren çekiliş sonucu kazananlar;
1. Nalan AKMAZ
2. Zühal MUMCU
3. Ahmet ERTAN olmuştur.
Kazanan kişilerin 2 gün içerisinde Facebook üzerinden veya kedimkopegim1@gmail.com adresine iletişim bilgilerini (teslim için isim soyisim, adres, cep telefonu bilgileri) ulaştırmaları gereklidir. Tebrik ederiz :)
Herkese merhaba 🌸
Yılın ilk çekilişini yapmak için artık hazırız. Hazırladığımız bu güzel hediyelerden biri sizin evcil dostunuzun olsun istiyorsanız yapmanız gerekenler oldukça basit :)
Katılımlar 27 şubat-5 mart (gece 24.00' a kadar) tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Çekiliş 6 martta yapılacak ve kazananlar sitemizden, facebook ve instagram sayfalarımız üzerinden ilan edilecektir.
Çekilişte çıkan isimlerden sırasıyla;
Tüm kargo ve diğer ücretler tarafımıza aittir. Yani size sadece katılıp beklemek kalıyor :)
Çekilişe katılmak için yapmanız gerekenler Facebook sayfamızı beğenip bu sayfanın altına Facebook isminizi yazmanızdan ibaret. Başvurular incelenecek ve tam olarak katılım sağlayanlar arasında çekiliş yapılacaktır.
Facebook sayfamız için buraya tıklayabilir veya www.facebook.com/evcilblog/ adresinden ulaşabilirsiniz.
İnstagram sayfamız için ise buraya tıklayabilir veya "evcilbakimblog" ismiyle bizi takip edebilirsiniz.
Maddelendirmek gerekirse;
1. Facebook sayfamızı beğenmek,
2. Bu sayfanın altındaki yorum kısmına katılım isimlerinizi yazmanız yeterli olacaktır.
Sadece Facebook sayfamızı beğenip bu konunun altına isminizi yazmazsanız malesef katılımınız geçersiz sayılacaktır. Çünkü katılımlar bu sayfaya yorum yapan kişiler üzerinden kontrol edilecektir. Kazananları katılım isimleri ile ilan ederek iletişime geçeceğiz. Şimdiden herkese bol şanslar :)
Artık 2 aylık gebelik sürecinin sonuna geldiniz ve doğum başlamak üzere. Doğum esnasında oluşacak ufak tefek aksaklıkların paniğe kapılmadan üstesinden gelmek için almanız gereken birkaç önlem olacaktır. Evcil dostunuzun sorunsuz geçirdiği gebelik süresinin son günlerinde kendine doğum yapacağı bir yeri seçmiş olmalıdır. Gebelik süreci ve doğum için yer seçimi ile alakalı yazımızı burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
Doğuma 1-2 gün kala artık annemiz sessiz, sakin yerlerde uyumayı tercih edecek, iştahsızlaşacak, keyifsizleşecektir. Bu aşamada vaginal akıntı görmeye başlayabilirsiniz. Bu andan itibaren ev içinde fazla insan olmaması ve aşırı gürültü yapılmaması doğumun rahat geçmesi açısından oldukça faydalı olacaktır.
Doğuma birkaç saat kala evcil dostunuz doğum için seçtiği yerde uzanmaya başlayacaktır. Siz her zaman yanında olmalısınız. Sizi görmek onu rahatlatacaktır. Ancak sadece yakından izlemeli, gereksiz yere müdahale etmemelisiniz.
Yanınızda altlarına sermek için çarşaf, polar, havlu vb. bunların dışında gazlı bez, steril edilmiş bir makas ve bir kaba koyacağınız ılık-sıcak arası su bulundurmalısınız.
Dikkat etmeniz gereken en önemli konu panik olup herşeye müdahale etmemenizdir. Sizin yapacağınız ani bir müdahale doğumun durmasına sebep olabilir. Müdahale edeceğiniz zaman için acele etmeden karar vermelisiniz. Yavaş yavaş kasılmalar ve ıkınmalar başlayacaktır. İlk yavru çoğu zaman en zor çıkan yavrudur. Doğal olarak doğması diğerlerine göre biraz daha uzun sürecektir. Siz sessizce başında beklemelisiniz. Yavrular çıktığında üzerinde yavru zarları ile birlikte doğacaktır. Anne, zarları ve göbek bağını ısırarak koparacak ve yavrusunu yalayarak kurutacaktır. Yavru doğduktan kısa bir süre sonra plasenta atılacak ve anne onu yiyecektir. Yediği plasenta annenin protein kaybını dengelemek için önemli bir besindir. Yadırganacak bir durum söz konusu değildir. Sonra aynı sırayla diğer yavrular doğacaktır.
Ancak bazı durumlarda anne yavrusunu zarlarından çıkarmayabilir, temizlemeyebilir (son yavrularda aşırı yorulmadan ötürü böyle durumlarla karşılaşabilinmektedir). Bir süre bekledikten sonra anne yavruyla hala ilgilenmiyorsa, bir elinize yavruyu diğer elinize de ılık suya batırdığınız gazlı bezi alın ve önce ağzı-burnunu açacak şekilde yavru zarlarından yavruyu arındırınız. Eğer zarı koparmakta güçlük çekerseniz steril ettiğiniz makasla zarı bir ucundan keserek işlemi yapabilirsiniz. Ağzını ve burnunu güzelce temilzlediğiniz yavrunun nefes aldığından emin olduktan sonra yumuşak havlu, pamuk vb. ile yavaşça kurutup annesinin yanına bırakıp emmesini sağlamalısınız.
Yavru sayısına göre değişebilmekle beraber doğum 12 saatten daha uzun bile sürebilmektedir. Ayrıca güç doğum, yavruların anne karnında ölümü gibi durumlarda acilen sezaryene alınması gerekebilmektedir. Bu sebeple doğum başladığı andan itibaren veteriner hekiminizle irtibat halinde olmalısınız.
Gebelik süreci ırklara ve çeşitli durumlara göre farklılık göstermekle beraber, ortalama olarak kedilerde 56-66 gün köpeklerde 58-67 gün arasında sürmektedir. Çiftleşmenin gerçekleştiği gün 0. gün olarak kabul ederek doğumun olacağı günü aşağı yukarı tahmin edebilirsiniz.
Peki çiftleşmeyi görmediyseniz ve evcil dostunuzun gebe olup olmadığından şüpheleniyorsanız gebelik bulgularından faydalanabilir veya kesin olarak ultrason muayenesi yaptırabilirsiniz.
0-21 gün arasından kedi/köpeğinizde farkedilecek bulgular gözlemlemeniz çok zordur. Yavrular ilk ay çok yavaş gelişmektedirler. Bu sebeple ilk değişiklikler genellikle 21. günden sonra görülmektedir. 21. günden itibaren meme başlarında kızarma, belirginleşme, çok az da olsa şişme, iştahsızlık, uyku hali, nadir de olsa birkaç kez kusma gibi bulgular gözlemleyebilirsiniz. Bu bulgular içinde en çok fark edeceğiniz meme başlarının belirginleşip kızarması olacaktır. Ancak, bazı köpeklerde çiftleşme yaşanmasa bile oluşabilen "yalancı gebelik" olgularında da bu bulgular görülebilmektedir.
1. aydan sonra artık memeler iyice belirginleşmeye başlayacaktır. Evcil dostunuzun iştahının açıldığını, kilo almaya başladığını, yavrular annenin idrar kesesine baskı yapacağı için normalden daha sık tuvaletini yapmak istediğini göreceksiniz.
45. günden sonra ise artık yavrular hiç olmadıkları kadar hızlı büyüyecekleri için her geçen gün karınlarının daha çok büyüdüğünü fark edeceksiniz. Sürekli uyuma hali, sık sık idrara çıkma, meme bezlerinin iyice büyümesi, karnın yere doğru sarkması, özellikle çok yavrulu gebeliklerde hareket etmede güçlük gibi bulgular görebilirsiniz. Yan yatarlarken dikkatli bir gözle bakarsanız yavruların hareket ettiğini görebilirsiniz.
Ancak bunların hiçbiri kesin gebedir dedirtecek bulgular değildir. İleri dönemde kesin gebe olduğunu bilseniz bile yavruların sağlıklı olup olmadığını bilmemiz mümkün değildir. Bunun için mutlaka veteriner hekiminizin önerdiği aralıklarda ultrason kontrolüne götürmelisiniz. Bu sayede hem yavruların ortalama sayısını öğrenmiş olursunuz hem de sağlık durumları hakkında net bir bilgiye sahip olmuş olursunuz. Ultrasonda gebelik bakısı, gebeliğin 16-17. günden itibaren uygun şartlarda görülebilmektedir. Ancak çeşitli sebeplerle tespit edilememe durumuyla karşılaşıldığında kesin tespit için veteriner hekiminiz sizi birkaç gün sonra tekrar çağıracaktır.
Gebelik süreci tamamlanana kadar düzenli aralıklarla yavruların sağlıklı olup olmadığına baktırmanız en doğru olanı olacaktır. Her şey yolunda devam ediyorsa ve doğuma 1-2 gün kaldıysa artık evcil dostlarımız kendini doğum yapacak yer aramaya adayacaktır. Tercih ettikleri yerler sessiz, hafif karanlık, sakin bir ortam olacaktır. Eğer onlara doğum için bir alan ayırmazsanız kıyafet dolabınızın içi, koltukların arkası gibi yerlere doğum yapabilirler. Bunun için en sağlıklısı onlara bir alan oluşturmanızdır. Bu bir sepet, büyükçe bir koli (koliye annenin girip çıkacağı büyüklükte bir kapı kesmelisiniz ve tabanını güzelce sıcak tutacak kumaşlarla kaplamalısınız) veya kulübe olabilir. Evde çok insanın geçmeyeceği ve sessiz olan bir yere koyduğunuzda büyük ihtimalle tercihleri orası olacaktır.
![]() |
Örnek bir doğum kutusu. |
Artık doğum başlayacaktır ve doğum esnasında yapmanız gerekenleri merak ediyorsanız buraya tıklayabilirsiniz.😊
Evde bakılan pet hayvanlarında, en sık rastlanan şikayetlerden biri çok tüy dökülmesinden ötürü duyulan rahatsızlıktır. Kediniz veya köpeğinizin tüm vücudu tüylerle kaplı olduğu için tüy dökülmesini tamemen sıfıra indirmenin mümkün olmadığını kabul etmeniz gerekir. Bizim nasıl saçlarımız belirli bir oranda dökülüyorsa aynı durum onlar içinde geçerlidir. Ancak alacağınız önlemler ile dökülme oranını minimuma indirmek mümkündür.
Kedi/Köpeklerde tüy dökülmesinin başlıca sebepleri:
- Deriyi etkileyen bazı hastalıklar (mantar, uyuz, alerjik dermatit, atopik dermatit, leishmaniasis vb.):
Tüy dökülmesinin sebeplerini düşünürken aklınıza gelmesi gereken ilk şey, evcil dostunuzun sağlıklı olup olmadığıdır. Sağlıklı deri sağlıklı tüyleri barındırır. Deri bütünlüğünde bozulmalar meydana geldiyse, öncelikle sebep olan hastalık tedavi edilmelidir. Yoksa alınan hiçbir önlem işe yaramayacaktır. Çeşitli deri hastalıkları ya da semptomlarını deride gösteren hastalıklar tüm vücutta ya da bölgesel olarak tüy dökülmelerine neden olabilmektedir. Detaylı bir veteriner hekim muayenesinden sonra sağlıklı olduğuna karar verilirse diğer maddeleri düşünmelisiniz.
- Çeşitli iz elementlerin vücutta eksikliği (bakır, çinko vb.):
Vücutta önemli rol oynayan iz elementlerden bazıları deri ve tüy sağlığının yapısına katılmaktadır. Bu iz elementlerin yeteri miktarda alınamaması sonucu deride kuruluk, şiddetli tüy dökülmesi, tüylerde matlaşma gibi bulgular görülmektedir.
- Dengeli ve kaliteli beslememek:
Şiddetli tüy dökülmesinde en sık karşılaşılan sebep, evcil dostlarımızı kaliteli ve kurallara uygun olarak beslemememizden kaynaklanmaktadır. Ev yemeğiyle beslenen kedi/köpekler sadece kuru mamayla beslenenlere göre ne yaparsanız yapın daha fazla tüy dökecektir. Aslında çoğu kişi verilmemesi gerektiğini bilmesine rağmen, evcil dostlarımız ağladıkları ve kendilerini acındırdıkları için kıyamayıp vermektedir 😀. Ancak bu onların sağlıksız beslenmesine sebep olmaktadır. Çünkü sizin verdiğiniz yiyecekler daha lezzetli olduğu için karnını ev yemeğiyle doyurup, kuru mama yemek istemeyeceklerdir. Bunun sonucunda ihtiyaçları olan protein, vitamin, mineral, aminoasit vb. gibi vücudun ihtiyacı olan maddeler tam olarak karşılanamayacaktır. Ev yemeği vermeyi bıraktığınız ve evcil dostunuzun ihtiyaçlarına uygun olarak seçeceğiniz iyi kaliteli kuru mamalarla beslediğiniz takdirde, kısa zamanda tüylerin sağlıkla parladığı ve tüy dökülmesinde ciddi azalmalar olduğunu fark edeceksiniz. Kedinize uygun mama seçimini buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
- Tarama işlemini düzenli yapmamak:
Zamanı dolup ölen tüyler düzenli taramayla vücuttan uzaklaştırılırsa dökülme oranı azalacaktır. Haftada minimum 2-3 kez taramaya özen göstermelisiniz. Özellikle mevsim geçişlerinde taramayı sıklaştırırsanız büyük faydasını göreceksiniz.
Atlanmaması gereken diğer bir konu, tüy dökülmesini tıraş ettirerek durdurmaktır. Ancak bu kalıcı bir çözüm değildir. Birkaç hafta sonra tüyler uzayınca şikayetler devam edecektir.
Tüy dökülmesinin başlıca sebepleri bu şekilde sıralanabilir. Sizde bu maddeleri gözden geçirerek evcil dostunuzun tüy dökülmesini en aza indirebilirsiniz. 💚
Özellikle bahar aylarında ortaya çıkan dış parazit etkenlerinin (pire, kene, bit, sivrisinek vb.) biz köpeklerimizi korumazsak hızlı bir şekilde ürediklerini göreceğiz. Parazit etkenlerini göremesek bile şiddetli kaşındıklarını farkedeceğiz.
Dış parazit etkenleri köpeklerimizin sadece kanını emip onu kaşındırmakla kalmazlar. Asıl büyük problemler kanlarını emerken kendi bünyelerinde taşımış oldukları çeşitli hastalıkları köpeklerimize bulaştırma riskleridir. Ehrlichiosis, Babesiosis, Lyme gibi hastalıklar keneler yoluyla, Leishmaniasis sivrisinekler ile bulaşmaktadır. Bu ve daha birçok hastalık tedavisi oldukça zor ve ölüm riski yüksek hastalıklardır. Köpeğimizin üstünde bir tane kene ya da sivrisinek görmemiz bu hastalıklardan birine yakalanma riski olduğu anlamına gelmektedir.
Bu ihtimalleri hiç düşünmemek adına köpeğimizin dış parazit uygulamalarını aksatmamalıyız. Köpeğinizi dışarı sık çıkarmasanız bile bir kerede olsa çıkarmanızın bulaşma için yeterli olduğunu ve etkenleri sizinde köpeğinize taşıyabileceğinizi unutmamanız gerekir. Veteriner hekimimize düzenli olarak yaptırdığımız kontrollerde onların uygun gördüğü periyotta dış parazit ilaçlarını yaptırmalıyız. Aksi bir durum önerilmediği takdirde genellikle kışın 2-3 ayda bir bahar ve yaz aylarında ise 30-45 günde bir kez pire, kene ve bitlere karşı koruyan ense damlası uygulaması yapılmaktadır. Sivrisineklerden korunmak için ise özel ilaçlı tasmalar bulunmaktadır. Veteriner hekiminize danışıp satın alabilirsiniz.
Bu tip ilaçların veteriner klinikleri hariç birçok yerde satıldıklarını görmüşsünüzdür. Ancak tavsiyem kesinlikle kliniğiniz hariç biryerden satın almamanızdır.
Bu tip ilaçların veteriner klinikleri hariç birçok yerde satıldıklarını görmüşsünüzdür. Ancak tavsiyem kesinlikle kliniğiniz hariç biryerden satın almamanızdır.
Ayrıca, aynı bizlerde olduğu gibi eğer köpeğinizin üstünde tutunan bir kene görecek olursanız, bilinçsiz olarak keneyi çıkarmamanız gerekmektedir. En yakın veteriner kliniğine götürerek gereklerini yaptırabilirsiniz.
Evcil hayvanlarımızla yolculuğa çıkmak bizler açısından çok düşünmemize sebep olan ve çoğu zaman sıkıntı yaratan bir durumdur. İlaç vermeli miyim yoksa uyanık mı gitmeli? Uçakla mı gitsem, otobüsle mi? Bagaja versem üşür mü, korkar mı? Gibi haklı birçok soru akla gelmektedir.
Önerimiz çok zor durumda değilseniz, bakacak biri varsa, kısa süreli bir yere gidiyorsanız ve özellikle kendi aracınızla gitmeyecekseniz yolculuklarınıza evcil dostunuzu götürmemenizdir. Yolculuklar onlar için sarsıcı olabilmektedir. Ama götürmek durumundaysanız çeşitli önlemler alarak stresi minimuma indirebilirsiniz.
- Uçakla gidecekseniz, bazı firmalar özellikle belli bir ağırlığa kadar olan kediler için uçakta sizin yanınızda ve taşıma çantasının içinde yolculuk yapma hakkı vermektedir. Köpekler ise uyur vaziyette uçak bagajında onlar için yapılan özel bölmelerde seyahat etmektedirler.
- Şehirler arası otobüs ile gidecekseniz, firmaların büyük çoğunluğu uyur vaziyette olmak kaydıyla kedi veya köpeğinizi bagaja koyarak yolculuk ettirmektedir. Onları ancak mola zamanlarında görebilme şansınız olmaktadır.
- Kendi aracınızla gidecekseniz ki bu en iyi seçenektir. Sadece taşıma çantasına koyarak herhangi bir sakinleştirici ilaç uygulamadan sık sık mola vererek yolculuğunuzu yapabilirsiniz. Sizin yanında olacak olmanız, bagaj gibi kapalı bir alanda durmak zorunda olmayacak olması, tuvalet molasına ya da dolaşmak için istediğiniz zaman durabilmeniz gibi sebeplerle yolculuk çok daha rahat ve sıkıntısız geçecektir.
Dikkat etmeniz gereken ufak ama önemli bir detay ise yolculuktan hemen önce evcil dostunuzun karnını tıka basa doyurmamanızdır. Çünkü yolculuk esnasında araç tutması sonucu mide bulantısı ve kusma yaşama olasılıkları oldukça fazladır. Yola çıkmadan birkaç saat önce beslerseniz tam tok olmayacağı için kusma ihtimalini azaltmış olursunuz.
Araçla gitme imkanınız yoksa, mecburen otobüs ya da uçağı seçeceksiniz demektir. Tercihinizi yapıp bilet aldığınız firmadan evcil hayvan yolculuğu hakkında detaylı bilgileri aldıktan sonra veteriner hekiminize sakinleştirici ilaçlar ile ilgili danışmalısınız. Veteriner hekiminiz onun için en zararsız ve en uygun olan ilacı önerecektir. 🌸
Oldukça zaman alan, çok iyi bir disiplin ve sabır isteyen bir konudur köpeklerde tuvalet eğitimi. Özellikle köpeklerine evde bakan çoğu hayvan sahibi tuvalet eğitimi süresinde sabredemeyip onları başkasına veriyor malesef. Sabredip birkaç ay sonra başarılı olduğunuzda bu sıkıntıların hepsini unutacaksınız ve onu daha çok seveceksiniz emin olun.
Dediğim gibi yapmanız gereken en büyük şey sabretmek ve gerisi gelecek inanın.
Öncelikle şunu bir kabullenmelisiniz. Köpeğimiz daha bebek ve bebekler nasıl yavaş yavaş öğreniyorsa oda aynı şekilde öğrenecektir. Yavru oldukları için sık beslemek gerekir ve sık beslenince tuvalet ihtiyaçları sık olacaktır doğal olarak :).
Genellikle aşıları tamamen bitmeden tuvalet eğitimine başlanır ve aşılar bitmediği için dışarı çıkarmamanız gerekir. Yani aşılar bitene kadar eğitimi evde vermelisiniz. Ee ne yapacağız peki? Evin bir bölümünü minik dostumuza ayırarak işe başlamalısınız. Ayırdığınız bir oda ya da evin bir bölümündeki her yeri gazete, çiş pedi ya da neyin üzerine tuvaletini yapmasını istiyorsanız onunla kaplamalısınız. Köpeğimiz her yemek yedikten 5-10 dk sonra belirlediğimiz yere koyup tuvaletini yapana kadar bekletmelisiniz. Bu aşamada onunla oyun oynayıp zaman geçirebilirsiniz. Tuvaletini yaptıktan sonra iştahla yediği kuru mama ya da ödül mamasından verip "aferin" deyip başını severek ona yaptığı bu davranışın doğru olduğunu göstermeyi unutmamalısınız.
İlk zamanlar evin diğer köşelerinde oynarken, koşarken, sevinçten tuvaletini kaçırdığını göreceksiniz. Bu çok normal bir durumdur. İşte sabır kısmı burada başlar. Bu durumla karşılaştığımızda ona tuvaleti yaptığı yeri gösterip sert bir sesle "hayır" demelisiniz. İlk zamanlar anlamayacaktır ve bu davranışı tekrar edecektir elbette. Ancak büyüdükçe, tuvaletini tutmayı öğrenmeye başladıkça yavaş yavaş farketmeye başlayacak ve bu alışkanlığı gün geçtikçe azalacaktır.
Dışarı çıkarmaya başladığınızda dikkat etmeniz gereken önemli konulardan biriside, uzun süre eve tuvaletini yapmaya alıştığı için dışarı çıktığınız ilk zamanlar inatla tuvaletini eve yapmak isteyecektir :). Bunu önlemek için tuvaletini yapana kadar dışarıda dolaşmalısınız. Tuvaletini istediğiniz yere yaptığı her zaman ödüllendirirseniz çok daha çabuk öğrenir. Ve her gün düzenli olarak çıkarmalısınız. Bir gün çıkarıp bir gün çıkarmazsanız her seferinde başa dönersiniz.
Böyle geçecek olan birkaç haftadan sonra bir bakarsınız köpeğiniz tuvaleti geldiğinde kapının önünde ağlayıp size "hadi beni gezdir" diyordur. 😺
Tuvalet eğitimi kabaca bu kadar. İhtiyacımız birazcık zaman ve sabır. Siz ne kadar üzerine düşerseniz, ona ne kadar zaman ayırırsanız, ne kadar sevgi gösterirseniz o kadar çabuk öğrenecektir.

Yorumlarınızı ve sorularınızı bekliyoruz. Sevgiler 💙
Evcil dostlarımızın hem kendi sağlıkları için hem de bizim sağlığımız için mutlaka aşılarını tam olarak yaptırmalıyız.
Veteriner hekiminizin uygun gördüğü aşı programı ile belirlenen sıklıklarda aşılarını yaptırırsak yaşanacak parvoviral enteritis (kanlı ishal), distemper (gençlik hastalığı), kuduz gibi birçok ölümcül hastalığın önüne geçmiş olacağız.
Yavru kedi/köpek aşılarının sayısı yetişkinlere göre daha fazladır. Çünkü karma aşı gibi aşıların etkenleri bağışıklık sistemlerinde birkaç dozda en üst seviyeye çıkmaktadır. Bunun için bir sefer yaptırdım yeter gibi bir düşünce kesinlikle yanlıştır. Uygun görülen doz kadar aşılamayı yaptırmazsanız evcil dostunuzun vücudu o etkenlere karşı tam koruma sağlayamayacaktır. Yavru aşılarını bitirdikten sonra senelik tekrarlarını yaptırarak korumayı devam ettirebilirsiniz.
Yeni sahiplendiğiniz kedinizi/köpeğinizi kliniğe ilk zamanlar biraz fazla götürmeniz gerekecek ve biraz maliyetli olacak ama birçok hastalığa yakalanma olasılığının çok daha düşük olmasını sağlamış olacaksınız. E zaten bir evcil hayvan bakıyorsanız bütün gereklerini yerine getirmeniz gerekir öyle değil mi? 😊
Evcil dostlarımızın ağız kokusuna birçok etmen sebep olabilmektedir. Bunların başında beslenme alışkanlıkları, paraziter enfeksiyonlar, diş ve diş eti problemleri, viral enfeksiyonlar ve çeşitli mide rahatsızlıkları gelmektedir.
Kabul ediyoruz ki evcil hayvanlarımızın dişlerini fırçalamak zor bir iş. Sürekli yumuşak gıdalarla (ev yemeği, konserve gıdalar) besleme yapıyorsanız ve dişlerini düzenli fırçalamıyorsanız, yemek artıkları dişlerde birikecek ve ağız kokusuna sebep olacaktır.
Ancak bir şekilde düzenli fırçalamayı başarırsanız diş taşı, çürük, diş eti enfeksiyonu vb. gibi oluşumları en aza indirmiş olursunuz. Eğer fırçalayamıyorum ben diyorsanız mutlaka kuru mama ile besleme yapmalısınız. Çünkü kuru mama, yumuşak gıdalar kadar dişlerde birikim göstermemektedir.
Diş fırçası örnekleri
Bunun dışında;
- İç parazit tedavilerini düzenli yaptırmıyorsanız ve evcil hayvanınız bir şekilde iç parazit etkenlerini aldıysa, çoğu mide ve bağırsakta yaşayıp üredikleri için ağız kokusuna sebep olacaktır.
- Çeşitli viral hastalıklar yavru ve yetişkin kedilerde dişlerin düşmesine ve diş eti enfeksiyonlarına neden olmaktadır.
- Gastrit, reflü vb. rahatsızlıklarda da yemek borusu ile mide arasında bulunan, tüketilen gıdaların mideden geri gelmesini kontrol eden kas işlevini tam yapamadığı için ağızdan mide içeriğinin kokusu duyulabilmektedir.
Diş taşı, çürük gibi sıkıntılardan kaynaklanan ağız kokularında gerekli tedavi (diş çekimi, kanal tedavisi, diş taşı temizliği, ilaç kullanımı vb.) yapıldıktan sonra kokuda farkedilir bir azalma olduğunu göreceksiniz. Diğer problemlerden kaynaklı (paraziter ve viral enfeksiyonlar, mide rahatsızlıkları) ağız kokuları ise hem diş kontrolleri yapılarak hem de hastalığa yönelik tedavi uygulanarak azaltılabilmektedir.
Özellikle gıda ve iç parazit kaynaklı ağız kokusunu önlemenin bizim elimizde olduğunu unutmamamız gerekir. Ve evcil dostunuzun bir sıkıntısı olmasa bile en geç 6 ayda bir veteriner hekiminize diş kontrolünü yaptırmayı unutmamalısınız.💛
Kediler, köpeklerin aksine kendilerini sürekli temizleyebildikleri için onlar kadar sık yıkamaya ihtiyaç duymamaktayız. Aslında kediniz sürekli evdeyse, kendini kirletecek yerlere (çamur vb.) girmiyosa hiç yıkamanıza gerek yoktur. Ama sürekli kirleniyorsa veya yıkamak istiyorsanız özel şampuanlarıyla minimum 30-45 gün aralıklarla yıkayabilirsiniz.
Köpekler ise kedilere göre daha pis oldukları ve kendilerini temizleyemedikleri için daha sık yıkanmaya ihtiyaç duyarlar. Köpeklerimizi 25-30 günden sık yıkamamalıyız. Ancak sürekli dışarı çıktıkları için gezmekten eve döndükten sonra sadece patileri yıkayıp ya da ıslak bezle silip güzelce kurutabiliriz.
Özellikle uzun kulaklı köpek ırklarında kulağa su kaçırmadan kaynaklı çeşitli kulak enfeksiyonları görülebilmektedir. Bunu önlemek için yıkamaya başlamadan önce birer parça pamukla kulaklarını tıkamalıyız.
Evcil dostlarımızı belirtilen günlerden daha sık yıkayacak olursanız ileride deri problemleriyle karşılaşabilirsiniz. Yok ben daha sık yıkayacağım dayanamıyorum diyorsanız, şampuan kullanmadan sadece ılık suyla yıkayın ki derilerine vereceğiniz zarar minimuma inmiş olsun.
Yıkadıktan sonra çok çok iyi kurutma yapmalısınız. Fön makinasını düşük ısıda ve düşük kuvvette çalıştırıp her yerini güzelce kurutabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken bir diğer konu ise, kendi şampuanlarımızla yıkama yapmamamızdır. Çünkü onların derisiyle bizlerin derisi arasında ciddi farklılıklar vardır. Biz nasıl onların şampuanlarıyla yıkanmıyorsak, onlarıda bizim şampuanlarımızla yıkamamamız gerekir. Kedi-köpekler için özel üretilen şampuanlarla ılık suda yıkama işlemini gerçekleştirebiliriz.
Havaların ısınmasıyla beraber evcil dostlarımıza sıcak geldiği düşüncesi, tüylerinin çok dökülmesi, tüylerin keçeleşmesi, kirlenmesi veya değişiklik olsun gibi çeşitli sebeplerden ötürü kedi/köpeklerimizi tıraş ettirme yoluna başvurmaktayız.
Aslında bunların hepsinin bir çözümü var ve tıraş yapılması zorunlu birşey değildir. Mesela, sıcak geliyor düşüncesi yanlış bir düşüncedir çünkü unutulmamalıdır ki tüyleri onları soğuktan olduğu kadar sıcaktan da korumaktadır. Yazın tıraş edildiklerinde derileri güneş ışınlarına direk maruz kaldığından deri problemlerine sebep olabilmektedir. Tüy dökülmesini ve keçeleşmesini iyi kaliteli mamalar, ek takviyeler kullanarak ve düzenli tarayarak azaltabiliriz.
Aman tıraş ettirelim ne olacak diye düşünenler için ise birkaç şeyi göz önünde bulundurmalarını isterim. Çoğu kedi, köpek traş olurken sakin sakin durmayacaktır. Doğal olarak tıraşın rahat geçmesi ve evcil dostunuza tıraş esnasında zarar gelmemesi için veteriner hekimler tarafından bir takım sakinleştirici ilaçlar uygulanacaktır. Sürekli tıraş yaptıran biriyseniz 6 ayda bir ilaç alımına sebep olacaksınız. Yok benimki tıraş olurken duruyor sakinleştiriciye gerek yok diyenlerdenseniz tıraştan sonra evcil hayvanınızın psikolojik durumunu unutmamalısınız. Birkaç gün alışma süreci geçirecek, bulduğu heryere saklanmak isteyecek belki alerjik reaksiyonlar şekillenecektrir.
Tekrar söylemek gerekirse evcil dostlarımıza tüyleri yaz, kış her zaman lazımdır. Eğer onlarla yeteri kadar ilgilenirsek o kadar güzel tüyleri olacak ki, tıraş ettirmek aklınızdan bile geçmeyecektir. 😻
Tabi bu anlattıklarım dışında çeşitli deri hastalıkları, aşırı keçeleşme vb. gibi bazı durumlarda tıraş edilmesi zorunlu olabilmektedir.
Tekrar söylemek gerekirse evcil dostlarımıza tüyleri yaz, kış her zaman lazımdır. Eğer onlarla yeteri kadar ilgilenirsek o kadar güzel tüyleri olacak ki, tıraş ettirmek aklınızdan bile geçmeyecektir. 😻
Tabi bu anlattıklarım dışında çeşitli deri hastalıkları, aşırı keçeleşme vb. gibi bazı durumlarda tıraş edilmesi zorunlu olabilmektedir.
Kedi ve köpeklerimizin gözleri ve kulakları zaman zaman temizlenmeye ihtiyaç duyar. Göz etraflarını kısmen temizleyebilseler de çoğunlukla yeterli gelmez. Özellikle iran kedilerinde göz akıntısının fazla olması sonucu göz çevresinde birikme ve tüylerin renginde koyulaşma, uzun kulaklı köpek ırklarında ise kulaklar havasız kaldığı için kulak kirleri normalden fazla görülebilmektedir.
Eğer temizlemezsek üretilen göz ve kulak akıntıları birikecek ve çeşitli problemler ortaya çıkaracaktır. Bunun için kirlenme sıklığına göre düzenli aralıklarla kedimizin gözlerini ve kulaklarını temizlemeliyiz.
Öncelikle göz temizliğinden bahsedelim. Eğer veteriner hekiminizin önerdiği bir göz temizleme solüsyonunuz var ise onunla, yoksa kaynamış soğumuş su veya soğumuş çay ile temizleme işlemini yapabilirsiniz. Bu sıvılardan birini direk gözün içine değil bir parça pamuğa sıkıp gözleri o şekilde temizlemeniz daha iyi olacaktır. Göz etrafındaki sertleşmiş kirleri bu şekilde yumuşatarak çıkarabilirsiniz.
Kulak temizliğinde dikkat etmeniz gereken en önemli şey uzun çubuklar ile kulak yolunu temizlemeye çalışmamanızdır. Yapacağınız bir hata veya temizleme esnasında ani bir kafa hareketi evcil dostunuzun duyma kaybına uğramasına sebep olabilir. Onun için yine veteriner hekiminizin önerdiği sölüsyonu bir parça pamuğa veya kulak kepçesine damlatarak sadece kulak kepçesini temizleyebilirsiniz. 💛
Genellikle aynı evde hem kedisi hem köpeği olan kişilerin yaşadığı bir sorundur.
Kediniz uzun süre köpek mamasıyla beslendiğinde çeşitli problemler ortaya çıkacaktır. Bunlardan en önemlisi taurin eksikliğidir. Taurin bir aminoasittir. Kediler taurini vücutlarında kendileri üretemezler. Ancak köpekler bunu üretebilir. Bu sebeple kedi mamalarına ekstradan taurin eklenmektedir. Sürekli köpek mamasıyla beslenen kedilerde taurin eksikliği görülebilmektedir. Bu rahatsızlık gözlerde, sinir sisteminde ve bağışıklık sisteminde çeşitli bozukluklar şeklinde kendini gösterebilmektedir.

Bu sebeple kendinize çeşitli yöntemler bularak kedinizin köpek maması yemesini engellemelisiniz. Örneğin kedinizin ve köpeğinizin mamalarını aynı saatte ve farklı odalarda verebilirsiniz. Onlara yemeleri için belirli bir süre verirsiniz (30 dk. gibi). Eğer o sürede yemezse önünden alıp bir sonraki öğünde tekrar verirsiniz. Bu öğünde acıkacağı için mecburen yiyecek ve birkaç denemeden sonra kendi mamasını yemeye alışacaktır.
Peki kedime uygun mama hangisi diye soracak olursanız buradan yazımı okuyabilirsiniz. 💙
Devamı için tıklayınız..
Kediniz uzun süre köpek mamasıyla beslendiğinde çeşitli problemler ortaya çıkacaktır. Bunlardan en önemlisi taurin eksikliğidir. Taurin bir aminoasittir. Kediler taurini vücutlarında kendileri üretemezler. Ancak köpekler bunu üretebilir. Bu sebeple kedi mamalarına ekstradan taurin eklenmektedir. Sürekli köpek mamasıyla beslenen kedilerde taurin eksikliği görülebilmektedir. Bu rahatsızlık gözlerde, sinir sisteminde ve bağışıklık sisteminde çeşitli bozukluklar şeklinde kendini gösterebilmektedir.


Bu sebeple kendinize çeşitli yöntemler bularak kedinizin köpek maması yemesini engellemelisiniz. Örneğin kedinizin ve köpeğinizin mamalarını aynı saatte ve farklı odalarda verebilirsiniz. Onlara yemeleri için belirli bir süre verirsiniz (30 dk. gibi). Eğer o sürede yemezse önünden alıp bir sonraki öğünde tekrar verirsiniz. Bu öğünde acıkacağı için mecburen yiyecek ve birkaç denemeden sonra kendi mamasını yemeye alışacaktır.
Peki kedime uygun mama hangisi diye soracak olursanız buradan yazımı okuyabilirsiniz. 💙
Mamaların o kadar çok türü var ki hangisini kullanmalıyım acaba dediğinizi duyar gibiyim :). Gerçekten o kadar çok seçeneğin içinden kedimiz için en doğru olan mamayı seçmek epey zor.
Öncelikle ev yemeği ile beslemenin yanlışlarından kısaca bahsetmek istiyorum. Evcil hayvanlarınıza evden yiyecek vermeniz yapacağınız en büyük yanlışlardan biridir. Kuru mama yerine sizin yediklerinizle beslemek kedinizin vücudunda protein, karbonhidrat, yağ gibi maddelerin dengesiz yüklenmesine ve ilerde büyük sağlık sorunlarına sebep olabilmektedir. Bunun için kedinizi veya köpeğinizi mutlaka kuru mamayla beslemelisiniz.
Kemik konusuna gelince kesinlikle ama kesinlikle vermemelisiniz. Hiçbir besinsel değeri olmadığı gibi, evcil dostlarımız tamamen ezip parçalayamadığı için mide ve bağırsaklarda hasarlar meydana getirebilmektedir.
Konserve mama ise çok sık olmamak kaydıyla lezzet farklılığı açısında verilebilir. Ancak verme zorunluluğu diye bir durum söz konusu değildir. Hiç tüketilmese de olur ama ben illa vereceğim değişiklik olsun derseniz haftada birden sık vermemenizi öneririm. Çünkü yumuşak bir gıda olan konserve mamalarla sık beslenen evcil dostlarımızda dişler düzenli fırçalanmadığı için diş taşı oluşma süresi sadece kuru mamayla beslenenlere göre çok daha kısa olacaktır.
Kemik konusuna gelince kesinlikle ama kesinlikle vermemelisiniz. Hiçbir besinsel değeri olmadığı gibi, evcil dostlarımız tamamen ezip parçalayamadığı için mide ve bağırsaklarda hasarlar meydana getirebilmektedir.
Konserve mama ise çok sık olmamak kaydıyla lezzet farklılığı açısında verilebilir. Ancak verme zorunluluğu diye bir durum söz konusu değildir. Hiç tüketilmese de olur ama ben illa vereceğim değişiklik olsun derseniz haftada birden sık vermemenizi öneririm. Çünkü yumuşak bir gıda olan konserve mamalarla sık beslenen evcil dostlarımızda dişler düzenli fırçalanmadığı için diş taşı oluşma süresi sadece kuru mamayla beslenenlere göre çok daha kısa olacaktır.
Gelelim kuru mama seçimine. Önce kedinizin yaşını göz önüne alarak işe başlamamız gerekiyor.
😺 Kediniz kuru mama yemeye başladığı andan itibaren 1 yaşına kadar gelişimi açısından mutlaka yavru yani "kitten" mamasıyla beslemeniz gerekmektedir. Ayrıca gebeliğinin son döneminde ve emziren anne kedilere destek olması açısından yavru maması vermenizi tavsiye ederim.
😺 1 yaşından büyük ve kısır değilse genel anlamda her markada bulunan yetiştin yani "adult" mamalardan kullanmalısınız. Bazı mama markalarının sadece evde yaşayan kediler için diyetini ev kedilerine göre düzenlemiş oldukları "indoor" olarak geçen mamalar da bulunmaktadır, bunlardan da tercih edebilirsiniz.
😺 Kediniz kısırsa dişi erkek farketmeksizin mutlaka kısırlaştırılmış kediler için olan "sterilized" mamalarla beslememiz gerekmektedir. Çünkü kedilerimiz kısırlaştırıldıktan sonra hormonal sebeplerden ötürü kontrolsüz kilo alımına elverişli olacaklardır. Önlemini almazsak çok kısa zamanda aşırı derecede kilo aldığını farkedeceğiz ve kendi ellerimizle kedimizin sağlığıyla oynamış olacağız. Ayrıca kısırlaştırılmış erkek kediler uygun mama ile beslenmezler ise ileride idrar yolu problemleri (taş, kum dökme, idrar yolu tıkanıklıkları vb.) yaşama riskleri yüksektir.
Bu gibi sebeplerden ötürü enerji, yağ, protein vb. düzeyleri kısırlaştırılmış kedilere uygun olan mamaları kullanmamız gerekmektedir. Bazı markalarda genç ve yaşlı kediler için kısırlaştırılmış mamalar ayrılmıştır. Kedinizin yaşına uygun olan sterilized mamayı kullanmalısınız.
Bunların dışında ırklara özel mamalar da üretilmektedir (british shorthair, persian vb.). Kedinizin ırkına, yaşına ve kısır olup olmadığına bakarak uygun mamayı tercih edebilirsiniz.
Şunu belirtmek isterim ki tüy sağlığında en önemli faktör beslenmedir. Eğer kedinizi yaşına uygun ve kaliteli kuru mamalarla beslerseniz çok kısa bir zamanda tüylerinin pırıl pırıl olduğunu ve dökülmesinin azaldığını göreceksiniz.
Şunu belirtmek isterim ki tüy sağlığında en önemli faktör beslenmedir. Eğer kedinizi yaşına uygun ve kaliteli kuru mamalarla beslerseniz çok kısa bir zamanda tüylerinin pırıl pırıl olduğunu ve dökülmesinin azaldığını göreceksiniz.
😺 İçerik olarak ise tavuklu, hindili, balıklı, kuzu etli gibi birçok seçenek ile karşılaşmaktayız. Öncelikle bu tercih kedinize kalmış. Kediniz hangisini seviyorsa tercih edebilirsiniz. Yalnızca bazı kedilerde bazı içeriklere karşı tüy dökülmesi, kaşıntı gibi allerjik reaksiyon bulguları görülebilmektedir. Bunlardan birini yaşarsanız mutlaka veteriner hekiminize danışmalısınız.
Tuvalet seçimi
Genel olarak piyasada birçok boyutta ve şekilde üstü açık tuvaletler, kapalı tuvaletler ve otomatik tuvaletler satılmaktadır.
1- Açık tuvaletler basit ve en uygun fiyatlı olanlarıdır. Ancak üstü açık olduğu için sık temizlemeniz gerekecektir. Yoksa hem koku hem de kötü bir görüntü oluşturacaktır. Ayrıca kediniz tuvaletini yaptıktan sonra üzerini kapatma içgüdüsü ile kumu eşelerken dışarıya kum sıçratacaktır.
2- Kapalı tuvaletler açık tuvaletlere göre daha kullanışlıdır. Çok yüksek maliyetli değildirler. Sonuçta bir kere alınacak bir şey olduğu için benim önerim kapalı tuvalet almanızdır. Kapalı olduğu için koku yayma riski çok daha azdır (bazı kutuların üstlerinde kokuyu azaltan karbon filtreleri de mevcuttur). Kediniz kumu eşelerken dışarıya kum sıçratamayacaktır. Kapakları çıkabilir vaziyettedir. İlk aşamada kedinizin kapalı tuvalete alışması için birkaç gün kapağı çıkarabilirsiniz.
3- Otomatik tuvaletler ise en az uğraş isteyen ancak en pahalı olanlarıdır. İçerisinde sadece özel yıkanabilir kum koyulabilen otomatik tuvalette kediniz dışkı veya idrar yaptığında kendi küreğiyle dışkıyı temizleyip otomatik olarak kumu yıkar ve bir sonraki işleme hazırlar. Yani size hiçbir iş kalmaz :)
![]() |
Otomatik Kedi Tuvaleti |
Kum seçimi
Çeşitli kum seçenekleri mevcuttur. En sık kullanılanlar bentonit, silika ve çam peletidir. Bunların dışında gazeteleri kesip kum yerine kullanma veya bunların hiçbirini kullanmayıp biraz zor olsada tuvalet eğitim kitleriyle kedinizin tuvaletini evdeki klozete yapmasını sağlayabilirsiniz.
1- Bentonit kumlar topaklaşan kum olarak da bilinirler, ince ve kalın taneli olanları mevcuttur. Kediniz idrarını yaptığında ıslanan kum sertleşir ve kürek yardımı ile çok kolay temizlenir. İnce ve kalın taneli tercihi size kalmıştır. Mesela ince taneli kum pati aralarında kalır ve kediniz dolaştıkça evin içine bu kum tanelerini döker. Ancak kalın taneli kumlarda böyle bir durum yaşanma olasılığı daha azdır. Normal şartlarda hem kedinizin hem de sizin sağlığı açısından en doğrusu her gün elekli bir kürek ile dışkı ve idrarı temizlemektir. İyi kaliteli bir bentonit kum kullandığınızda idrarlı kumun sertleşme kapasitesinin çok daha iyi olduğunu göreceksiniz. Kalite düştükçe çamurlaşma ve kum kabının dibine yapışmalar görülecektir dolayısıyla temizlemesi daha zor olacaktır. Kum azaldıkça üzerine yeni kum dökerek eski miktarına getirmelisiniz. Sık temizleme ve kum ilaveleriyle her zaman temiz ve sağlıklı bir tuvalet elde etmiş olacaksınız.
2- Silika kumlar kedinizin yaptığı idrarı içine hapseder ve siz sadece günlük olarak dışkıyı temizlersiniz. İdrarı emen kum tamamen sararır ve kumun çoğunluğu sararınca tüm kum değiştirilir. Silika kumu, bentonitteki gibi idrarı günlük temizleme şansı olmadığı için koku ve bakteri oluşma olasılığı daha fazladır. Ayrıca silika tozları uzun vadede sürekli olarak solunduğunda çeşitli sağlık problemleri oluşturabilmektedir. Bence bu konuyu da göz önünde bulundurmak gerekir.
3- Çam peletinde ise kedinizin yaptığı idrar direk bu peletler tarafından emilir ve kokuda bu şekilde hapsedilmiş olur. Siz kedinizin tuvaletini hafifçe salladıkça çam koktuğunu farkedersiniz. Tüm peletler İdrarı emip şiştikten sonra değişim zamanı gelmiş demektir. Doğal, sağlıklı ve uzun ömürlüdür ancak fiyatı diğerlerine göre biraz daha yüksektir.
Ben kedilerime kapalı karbon filtreli büyük boy kedi tuvaleti ve ince taneli bentonit kum kullanıyorum. Bu açıklamalar umarım kedinize tuvalet ve kum seçiminizde size yardımcı olur :)
![]() |
Bentonit Kum |
![]() |
Silika Kum |
![]() |
Çam Peleti |